30 Mayıs 2018 Çarşamba

Geçer mi?

İnsan en sevdiğine mi nazlanır sadece ona mı huysuzlanır acaba?
Konuşmasa bile anlayacağını düşünür de onun da insan olduğunu, kırılgan olduğunu unutur mu bir an için?
Yoksa sadece bin bir türlü şeyin içine gömülüp elleri mi uzakta kalmıştır en huzur bulduğu yere?

Biraz nefes mi almalı acaba arada, biraz durup bakmalı mı arkasına insan? Görür mü yaptıklarını, aldıklarını hayattan?

Öyle çok soru var ki şu ara aklımda dönen, öyle çok korku var ki kalbimin en içinde saklanıp sürekli dürtükleyen... Her şeyden uzaklaşıp, sadece nefes almak istiyorum elimde en sevdiğimin elleriyle. Evet buna gerçekten ihtiyacım var, hissediyorum... Kendimi tanıyorum çünkü, yoruldum, bunaldım içinde olmak istemediğim tüm konuların içinde, sıkıştım, hapsoldum!

Oysa ben, dağlar tepeler aşan, denizlerde yüzen, havada kanat çırpan kız, şimdi binlerce soru içinde sıkıştım kaldım, kaçamıyorum!

Tüm bunlar olurken, insan kendine yabancılaşmışken nasıl olur da fark eder yaptıklarını? Fark ettiğinde acımaz mı canı, soruları birken bin olmaz mı aklında, kalbinde?

Peki nasıl aşar bunları? Ne yapar kabuğuna çekilmekten başka?

Nefes alacak zamanı beklerken saatler nasıl geçer şimdi?

Geçer mi?

Geçmez...

Tek huzur bulacağı yeri kaybettim korkusuyla ne yapsa kendine gelemez, kendine kızar, kızar, daha çok kızar...

Kızdıkça yorulur, yoruldukça durgunlaşır kalp...

Gözlerimizi kapatıp 10'a kadar saysak geçer mi her şey?

Geçmez mi?

...

14 Mart 2018 Çarşamba

Artan Mutluluklar

Yazmasa da her an aklında döner ya kelimeler insanın, döner durur sürekli ama toparlayamaz. Vakit azlığından değildir bunun nedeni aslında, öyle yoğundur ki hissettikleri kelimeleri yetmez, sadece gülümser :)

Ama, an gelir durmaksızın yazmak istersin, heyecanın, aşkın, mutluluğun öyle farklı bir noktadadır ki, anlamlı anlamsız yazmak istersin işte! Gözlerini kaparsın sevdiğini düşünürsün, havayı koklarsın kokusunu duyarsın burnunda, kolundaki dövmeye bakarsın onu hissedersin, parmağındaki yüzüğe dokunursun aşkınızı görürsün bir kez daha...

Gün geçtikçe artar mutluluğun, her geçen gün, her geçen saniye artar. Biz sonunu bilmediğimiz bu hikayeye başlayalı 2.5 yıl oldu. Başlarda korksam da, ne yapacağımı bilemesem de sevgisi sardı sarmaladı bizi, sonu olmayan muhteşem bu hikayedeki yolculuğumuza davet etti ve bu yol boyunca hep elimi daha sıkı tuttu. Daha aşkla tuttu...

Kabul! Küçük bir odun olan bendim bu kez :) Ama korkaktım, tedirgindim, isteksizdim. İçimde böyle büyük bir aşkın var olabileceğine inancım yoktu. Zamanla fark ettim ki benim kalbim çok büyükmüş, içinde kocaman bir dünya barındırabilir, yeniden hayaller kurabilirmiş! Ve sevgi dolu, saf bir kalp beni her zamankinden çok daha iyi bir insan yapabilir, kendimi bulmama yardım edebilirmiş...

Teşekkür ederim sana sevgili EjderyaM, hayatımda olduğun için, beni böyle güzel sevdiğin için, her bakışında hala içimi erittiğin, yanaklarımı kızarttığın, heyecanımı paylaştığın için! Birlikte nice güzel günlerimiz olsun, yüzümüzde güller açan! :)

Ha bi de küçük bir not; yazmak isteyip yazamıyorsa insan korkmamalı, beklemeli. Kağıdın da kalemin de kendince küçük planları olabiliyor çünkü ;)