Yazmasa da her an aklında döner ya kelimeler insanın, döner durur sürekli ama toparlayamaz. Vakit azlığından değildir bunun nedeni aslında, öyle yoğundur ki hissettikleri kelimeleri yetmez, sadece gülümser :)
Ama, an gelir durmaksızın yazmak istersin, heyecanın, aşkın, mutluluğun öyle farklı bir noktadadır ki, anlamlı anlamsız yazmak istersin işte! Gözlerini kaparsın sevdiğini düşünürsün, havayı koklarsın kokusunu duyarsın burnunda, kolundaki dövmeye bakarsın onu hissedersin, parmağındaki yüzüğe dokunursun aşkınızı görürsün bir kez daha...
Gün geçtikçe artar mutluluğun, her geçen gün, her geçen saniye artar. Biz sonunu bilmediğimiz bu hikayeye başlayalı 2.5 yıl oldu. Başlarda korksam da, ne yapacağımı bilemesem de sevgisi sardı sarmaladı bizi, sonu olmayan muhteşem bu hikayedeki yolculuğumuza davet etti ve bu yol boyunca hep elimi daha sıkı tuttu. Daha aşkla tuttu...
Kabul! Küçük bir odun olan bendim bu kez :) Ama korkaktım, tedirgindim, isteksizdim. İçimde böyle büyük bir aşkın var olabileceğine inancım yoktu. Zamanla fark ettim ki benim kalbim çok büyükmüş, içinde kocaman bir dünya barındırabilir, yeniden hayaller kurabilirmiş! Ve sevgi dolu, saf bir kalp beni her zamankinden çok daha iyi bir insan yapabilir, kendimi bulmama yardım edebilirmiş...
Teşekkür ederim sana sevgili EjderyaM, hayatımda olduğun için, beni böyle güzel sevdiğin için, her bakışında hala içimi erittiğin, yanaklarımı kızarttığın, heyecanımı paylaştığın için! Birlikte nice güzel günlerimiz olsun, yüzümüzde güller açan! :)
Ha bi de küçük bir not; yazmak isteyip yazamıyorsa insan korkmamalı, beklemeli. Kağıdın da kalemin de kendince küçük planları olabiliyor çünkü ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder