23 Aralık 2013 Pazartesi

My Name is Khan / Benim Adım Khan




Yönetmen: Karan Joher
Yapım: 2010 - Hindistan
Tür: Dram, Gerilim, Romantik
Süre: 165 Dak.
Senaryo: Shibani Bathija ,  Niranjan Iyengar
Oyuncular: Shahrukh Khan, Kajol, Kenton Duty,  Mackenzie Firgens, Zarina Wahab


İzlediğim filmlerin en başarılılarından biriydi “Benim Adım Khan”. Hint yapımı olduğu için genellikle önyargıyla yaklaşılan bu filmi izlemeyen kişi ne çok şey kaçırmıştır aslında. Filmin asıl konusu 11 Eylül sonrası Amerika’da İkiz Kulelerin terörist eylem sonucu yıkılmasıyla Amerika halkının Müslümanlara karşı oluşturduğu önyargı ve bunu kırmak için tek bir kişinin verdiği mücadele olsa da filmin geneline  baktığımızda işlenen birden fazla konu var.

Filmin kahramanı Rizvan Khan Asperger sendromu hastasıdır. Bu hastalık Otizm rahatsızlığının bir çeşididir ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açarak beyin gelişimini engelleyen bir rahatsızlıktır. Kalabalıktan ve yüksek sesten korkması Khan’ın Amerika’da yaşamasını yeterince zorlaştırmaktadır. Hastalığın etkisiyle hiçbir duygusunu dışa vuramayan Khan zamanla bu becerileri elde ederek kendine yeni bir hayatın kapısını açacaktır. Tüm duygularını en saf haliyle yaşayan Khan, Mandira adlı Hint bir kadına aşık olur ve Mandira’yla evlenmek için her şeyi yapar. Mandira’nın 6 yaşında Sameer adında bir oğlu vardır. Mandira Rizvan’la evlendiğinde oğlu da Khan soyadını alır. Başlarda hiçbir sorun yaratmayan bu durum 11 Eylül sonrası her şeyi altüst edecek kadar büyük bir sorun haline gelir.

“Benim adım Khan ve ben bir terörist değilim…” repliğiyle akıllarda kalacak son derece ince işlenmiş olan film, izleyiciye ırk ve din ayrımının olmadığını sadece iyi ve kötü insan ayrımının olduğunu anlatarak, mensubu olduğun dilin, dinin ve ırkın herhangi bir ayrımcılık yaratmaya sebep olamayacağını, 11 Eylül sonrası Müslümanlara karşı olan tutumunu, aşkın ve dostluğun en saf halini, önyargıların aslında ne kadar gereksiz ve yanlış olduğunu oldukça güzel anlatıyor bu film.


“Sakın şunu unutma oğlum. Bu dünyada sadece iki tür insan vardır. Hep iyi şeyler yapan iyi insanlar, bir de kötülük yapan diğer insanlar… İşte insanlar arasındaki tek fark budur! Başka fark yoktur.”
Bu replik bile filmi izlemek için yeterli diye düşünüyorum aslında.. Oyunculukların, hikayenin, imgelerin ve verilmek istenen mesajların ustalıkla işlenişi izleyiciyi kimi zaman gülerken kimi zaman da duygulandıracak bir film haline getiriyor.  

Film hakkında daha fazla bir şey yazmaya gerek olduğunu sanmıyorum çünkü o kadar çok duyguyu bir arada yaşıyorsunuz ki izlerken, bunları yazarak anlatmak gerçekten zor. Hint yapımı olmasına ya da filmin uzunluğuna aldırış etmeyin. Başta film konusu ve gidişatı bakımından “Forrest Gump”a benzese de bu kıyası bıraktığınız zaman aslında birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını hemen anlayacaksınız. İki filminde birbirine özgü akıllarda yer eden replikleri ve karakterleri var. Herhangi bir kıyasa sokmadan, hiçbir şey düşünmeden ve tereddüt etmeden filmi açın ve sadece izleyin. İnanıyorum ki sizde benimle aynı fikirde olacaksınız.


Not: Uzun zaman sonra gözyaşlarımı tutamayarak izlediğim ve listemde başlarda kendine yer etmeyi başaran bir film benim için “Benim Adım Khan”. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder